Güniz Sokak No:22/3 06700 Kavaklıdere, Ankara, TÜRKİYE
Sipariş Hattı +90 (312) 467-1780

Besinler içerisinde kaliteli değerlendirilebilirliği en yüksek proteine sahip gıda yumurtadır.

Yumurta proteini dışında, dışarıdan alınması gerekli olan tüm ‘elzem amino asitleri’ yeterli ve dengeli miktarda içeren başka bir besin yoktur.

Yumurta sağlıklı yaşam açısından gerekli A, D, E ve B grubu vitaminleri başta olmak üzere birçok vitamini ve mineral maddeyi önemli oranda içeren bir besin kaynağıdır.

Bu besin kaynağı ucuz ve hızlı bir şekilde üretilebilir olması nedeniyle insan beslenmesinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir.

Eskiden yumurtanın cılkının çıkması diye bir deyim vardı. Artık beklemekten özelliğini yitirmiş ve kulağınıza dayayıp sallayınca içerisinden ses gelen bayatlamış yumurtayı ifade ederdi.

Oysa günümüzde yumurta ile ilgili tek sorun bayatlamış olması değil maalesef...

Uygulanan veternerlik ilaç kalıntılarının yumurta yoluyla sofralara uzanması,

Salmonella bakteri türleri ile bulaşık yumurtaların yaygınlığı,

GDO’lu yemlerle beslenen tavuk ürünlerinin insan üzerindeki etkilerinin en hafif tabiri ile bilinemiyor olması vb. etkiler “cılk” yumurtayı aratır olmuştur.

Bununla birlikte tüketiciler gıda güvenliği açısından bu sorunlara cevap beklerken son günlerde gazetelerde televizyonlarda ard arda“yumurta da kirli oyun”, “yumurta da organik sahtekarlık” “organik diye satılan yumurtalar aslında tavuk pisliğne bulanmış yumurtalardır “ şeklinde haberler çıkıyor.

Ülkemizdeki en büyük yumurta üretcileri tarafından bu açıklamaların yapılmış olması durumu daha vahim hale getiriyor.

Tüketiciler için güvenilir gıda arayışı açısından önemli bir tercih olan organik yumurta nedir ne değildir birlikte bakalım istiyoruz.

Öncelikle belirtmek gerekir ki organik yumurta yetiştiriciliğinin ifade edilen durumlarla hiçbir ilgisi yoktur.

Her aşaması kontrollü, izlenebilir bir tarım sistemidir organik tarım...

Kimi yerlerde doğal, serbest gezen tavuk ifadelerinin de organik tavuk yetiştiriciliği ile hiçbir ilgisi yoktur.

Nitekim son yıllarda yine tüketicinin aldatılması şeklinde kullanılan bu ifadelerin yumurtalar üzerinde kullanımı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tamamen yasaklanmıştır.

Tavukların serbestçe, doğal yaşam şartlarına uygun olarak yetiştirildiği tek üretim biçimi organik tavuk yetiştiriciliğidir.

Doğal yumurta, serbest gezen tavuk yumurtası, köy yumurtası gibi ifadelerle organik aynı şey değildir.Organik tavuk yetiştiriciliğinin temelinde yatan anlayışı şu şekilde özetlemek mümkündür:

- Tavukları doğal ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yani gezebilecekleri, - Kanat çırpabilecekleri, - Eşelenebilecekleri, - Güneşlenebilecekleri,  - Doğadan besin toplayabilecekleri ortamlarda yetiştirerek hayvan refahının sağlanması, - İşletmelerde yoğun yetiştiriciliğin önüne geçerek çevresel kirlenmenin engellenmesinin sağlanması, - Hayvanların tamamen organik yemlerle beslenmesinin sağlanarak sağlıklı bir ürünün üretilmesidir.

Bu anlayışın işletmede oturtulabilmesi için organik yumurta üreticiliği sıkı kurallara bağlanmıştır.

1-Kümes şartlarının hayvan refahını sağlayacak şekilde düzenlenmesi Organik yumurta üretiminde tavuklar için istenen kümes şartları günümüzde hakim olan yetiştiricilik anlayışının eleştirisi niteliğindedir.

Konvansiyonel yetiştiricilikte tavuklar kafesler içerisinde yoğun bir yetiştiriciliğe tabi tutulurlar. Tepelerinde sürekli yanan bir ışıkla yem yemeye ve yumurta vermeye zorlanırlar.

Oysaki organik sistemde kafes sistemleri yasaklanmıştır. Kümesler mutlaka temiz, iyi havalanabilir, iyi ışıklanabilir olmalıdır.

Bu kümeslerde 16 saati aşan ışıklandırma yapılamaz. Bir kümeste 3000’den fazla tavuğun bir araya konulmasına asla izin verilmez.

Bir metre karede maksimum 6 hayvan bulunabilir. İçeri konulacak tavuk sayısı ve kümes büyüklüğü mutlaka buna göre ayarlanmalıdır. 7 tavuğa bir folluk düşmelidir. Tavuk başına 18 cm tünek uzunluğu bulunmalıdır. Tavukların kümeslerden gezinti alanlarına serbestçe çıkabilmeleri için her 100 metre karelik kapalı alan için 4 m uzunluğunda kümeste açıklıklar oluşturulmalıdır.

Tavukların iklimin elverdiği sürece gezinti alanlarına serbestçe çıkışı sağlanmalıdır. Bu gezinti alanlarında tavuk başına minumum 4 metre kare alan ayrılmalıdır. Bu alanlarda rastgele alanlar olamazlar.

Kirlilik kaynaklarından uzakta olmalı ve geçmişte yapılan tarımsal faaliyetlerden etkilenmemesi için bir yıllık geçiş sürecine tabi olmalıdırlar.

Burada tavukların beslenmesi için yetiştirilecek tüm bitkiler organik tarım kurallarına uygun olarak yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

2-Tavuklar tarafından tüketilecek yem organik şartlarda üretilmiş olmalıdır.Üreticilerin tavukların beslenmesinde kullandıkları yemler organik kökenli olmak zorundadır.

Kullanılan mısır, soya başta olmak üzere tarımsal kaynaklı yem maddeleri organik olarak temin edilmelidir.

Bugün ülkemiz tavukçuluğunda kullanılan yem hammadelerinin kalitesi bir yana mısır, soya gibi temel girdilerin çoğunun GDO’lu olduğudüşünülürse bu durumun kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Organik tavukçuluk yapan üreticiler, çoğunlukla kendi yemlerini organik hammaddeleri temin ederek işletmelerinde oluşturmaktadırlar.

Tavuklar işletmeye geldikleri ilk andan itibaren organik yemlerle beslenmelidirler.

Konvansiyonel tavukçulukta yumurtanın sarı rengini sağlamak için kullanılan kimyasal boyar maddelere organik yumurta üretiminde izin verilmez. Zaten tavuklar gezinti alanında serbestçe otladıkları için buna ihtiyaçta duyulmaz.

3-Tüm veternerlik uygulamaları izlenebilir olmalıdır.Tavukların gerek hastalıklara karşı korunması, gerekse de hasta olanların iyileştirilmesi için yapılan tüm uygulamalar izlenebilir olmalıdır.

Koruyucu ilaçlamalar zorunlu haller dışında organik yetiştiricilikte yasaklanmıştır.

Her uygulamadan sonra ilaçların arınma süresinin 2 katı süre elde edilen yumurtalar organik olarak değerlendirilemezler.

İlacın kalıntı süresi sıfır gün olsa bile en az 2 gün elde edilen yumurtalar organik olarak değerlendirilip satılamazlar.

Son nokta da ise işletmelerde üretilen ürünler analize tabi tutulurlar.

Salmonella türü bakteriyel hastalıklar taşıyıp taşımadıkları, yetiştiricilikte herhangi bir antibiyotik vb. ilaca maruz kalıp kalmadıkları, yemlerinden kaynaklı bir pestisit kalıntısı bulunup bulunmadığı vb. özellikler yönüyle analiz edilirler.

Ve tüm bu süreçler Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bu konuda yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşunun bilgisi ve onayı ile yürütülür.

İzlenebilir bir sistemin oluşturulması ve yerinde denetimlerle bu süreç kontrol edilir.

Kuşkusuz ki organik kavramının insanlarda yaratmış olduğu olumlu etkiyi suistimal ederek haksız ticari kazanç elde edenlerle mücadele edilmelidir.

Hayvan hastalıklarına davetiye çıkaran yoğun yetiştiricilik yöntemlerini, GDO’lu soya ve mısırı yem ihtiyaçlarını karşılamak için tek çare olarak sunan modelin bir alternatifi vardır. Hedef bu alternatifin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması olmalıdır.

 Ziraat Yük. Mühendisi Kamil Karataş